Mindblown: a blog about philosophy of life.

  • 012 – Uyannn!

    012 – Uyannn!

    Bizler rüyalarımızı gerçeğe dökmeliyiz. Tüm gücümüzle bu hayalimize ulaşmaya çalışmalıyız, gerekirse ödüllerimizden hatta ve hatta rüyalarımızdan vazgeçerek rüyalarımıza ulaşmalıyız. Fedakârlık yapmadan rüyalarına uzanamazsın. Uyuyorum, uyanıyorum, akşam yattığım yerdeyim halen daha. Ne bir santim kıpırdamışım, ne de birazcık terlemişim. Benim neyim var, yoksa rüyalarımı gerçekten istemiyor muyumdum? Sadece bir heves miydi benim için? Bir insan huzurla…

  • 011 – Yaşamak İçin Yaşatmak

    011 – Yaşamak İçin Yaşatmak

    Yaşatmak için yaşamak mı, yaşamak için yaşatmak mı? Yaşayabilmek için mi yaşatmalıyız, yoksa yaşatmak için mi yaşamalıyız? Bunlardan biri tercih, diğeri ise başka şekilde yaşayamayacağınızın göstergesidir. Biz insanlar, gerçekten yaşatmadan yaşayabilir miyiz, yoksa sadece yaşayabildiğimizi mi zannediyoruz? Bir insan yaşıyorsa, yanındakilerle olan bağından, sevgisinden, en önemlisi de yanındakilere olan yararından dolayı yaşayabiliyordur. Yoksa bir insanın…

  • 010 – Arayış

    010 – Arayış

    Arayıştır çoğu şeyin başı. Kendini bulmaktır asıl amaç, amacına ulaşmayı herkes başaramaz ama zaten bu yüzden mezarlıklar vardır. Belki bu mecrada bile bir şeyler arıyoruz. kendimizden parça, ilgi duyduğumuz bir alan, bir yoldaş, arkadaş veya dost. neden aradığımız konusunda bir fikrimiz yok sadece yokluğunu hissettiklerimiz aramaktayız. Bu arayışa düşünerek başlar insan. Acaba ben burada fazlalık…

  • 009 – Yalnızlık

    009 – Yalnızlık

    Yalnız olmak insanın doğasına aykırı bir durumdur. Bazı kimseler bunu ilkel yaşamdan kalan içgüdüler olarak değerlendirseler de, ben bunu daha farklı yorumluyorum. Bizler insan olarak karıncalar gibi zayıf varlıklarız. Tek bir insan kısa sürede mükemmel işler ortaya koyamaz. Mesela bir insan bir alet kullanarak bir işi layıkıyla yerine getirmiş olsun, bu demek değildir ki o…

  • 008 – Körlük

    008 – Körlük

    İnsanlar ne inanılmaz varlıklar kendi varlıklarından nefret ederek yaşayabiliyorlar. Örneğin bir insan hayvanlara işkence eden birini görünce nefret ediyor onu linç ediyor, ama evinin kapısının önüne bir kedi gelince onu tekmeleyerek dışarı atıyor ne kadar ironik değil mi? Orman yangınlarından şikayet eden adam ormanda yaptığı pikniğin ateşini tam söndürmeden yola çıkıyor. Kadın erkek eşitliğini savunan…

  • 007 – Evren

    007 – Evren

    Göremiyorum gözlerim kararıyor..Sanki gözlerimin önüne karanlığın en koyu halini boya diye çalmışlar. Ne bir ışık ne de bir umut geçiyor gözlerimden. Gözümün ferini dünyanın en iyi hırsızı ganimet olarak kendisine almış. Ne bir umut ne bir ümit kalmış, iliklerime kadar umutsuzluğa kapılmış bir dalgıç gibi daha derine dalıyorum. Yukarı çıkmak istesemde çıkamam, her şeyden umudumu…

  • 006 – Hayat Koşturmacası

    006 – Hayat Koşturmacası

    Hayatımızı koşturmaca içerisinde yaşayan bizlere. Yaşanılan hayat, yapılan hatalar, gerçekler, doğrular, edinilen bilgiler, dinlenilen müzikler, söylenen sözler, kurulan cümleler, yapılan seçimler, yaşanılan coğrafya, gidilen mekanlar, kurulan arkadaşlıklar, kurulamayan arkadaşlıklar bunlara hepsi sizi şu anki durumunuza getirir. Bunlardan herhangi birindeki bir kararınız değişik olsaydı o kişi siz olmazdınız sizin başka bir versiyonunuz olurdu. Unutmayın ki şu…

  • 005 – Ölüm Gerçeği

    005 – Ölüm Gerçeği

    Gecelerim uykusuz geçiyor, bazen ise hiç gecem olmuyor. Gece denilen olay asla güneşin batmasıyla gerçekleşmedi. Gece hep bizi orada bekliyordu ama Güneş bizim görüşümüzü engelliyordu. Aslında Güneş kendi kafasına göre hareket etmiyor, insanlık karanlıktan/geceden korktuğu için korkularını yarıya indirgemeye/yardım etmeye çalışıyordu. Karanlıktan korkmak mı? Işığı sevmek mi? Bunlar ne saçma kavramlar. İnsanlık karanlıktan neden korkuyordu?…

  • 004 – Gökyüzü

    004 – Gökyüzü

    Gökyüzü, tepemizde duran mavi çılgınlığının içerisine serpiştirilmiş beyazın sakinliği. Bu sabah gökyüzüne baktığımda hissettiğim yumuşaklık beni şaşırttı diyemem, gökyüzü tamamiyle griye boyanmıştı. Sanki dünyada başka renk kalmamasını istercesine bütün renkleri soğuruyordu. İnsanlığın en büyük umut simgesi olan gökyüzü insanlığa sırtını çevirmiş umudu sömürüyordu. Gece gökyüzüne bakmanın verdiği keyifi başka hiçbir şey veremez. O karanlığın içinde…


WordPress.com ile Oluşturulan Web Sitesi.